(Falih Rıfkı Atay)
KİTABIN ADI :ÇANKAYA
KİTABIN YAZARI :FALİH RIFKI ATAY
KİTABIN YAZARI :FALİH RIFKI ATAY
KİTABIN KONUSU
Atatürk’ün
doğumundan ölümüne kadar olan hayatı,harp zamanında düşmana ve
Cumhuriyet zamanında yaptığı inkilaplarla gericilere karşı verdiği
savaşı anlatmaktadır.
KİTABIN ÖZETİ
Atatürk, 1881
yılında ahşap bir evde doğmuştur.Annesi Zübeyde Hanım,babası ise öce
gümrük muhafaza memurluğu sonra kerestecilik yapan Ali Rıza
Efendidir.Naciye isimli bir kızkardeşi vardır fakat Naciye çocukken
vefat etmiştir.Babasıda 1887 yılında vefat etmiştir.
Atatürk ilk
eğitimine mahalle mektebinde başlamış daha sonra Şemsi Efendi okuluna
geçmiştir.Bu okulda hocadan dayak yemesinden dolayı kaçmıştır.Bir
müddet dayısını çiftliğinde çalışmış sonra halasının desteğiyle okula
yeniden başlamıştır.Zübeyde Hanım’ın gitmesini hiç istemediği halde
kendi çabasıyla askeri okula yazılmıştır.Lise hayatında çok başarılı
olmuştur ve “Kemal” adını burada almıştır.Manastır Askeri İdadisinden
sonra İstanbul’a gitmek istediği halde bir subayın tavsiyesiyle
Manastır Pangaltı Harp Okuluna gitmeyi tercih etmiştir.
Atatürk’ün Harp
Okulunda başından birçok olay geçmiştir.Komutanlarının onun hakkındaki
iyi kanaatleri sayesinde ordudan atılmaktan birçok kez
kurtulmuştur.Okulda gizlice yasak dergiler çıkarmış ve bazı
arkadaşlarınca jurnal edilmiştir.Nihayetinde 1904 yılında Harp
Akademisinide bitirerek kurmay yüzbaşı diplamasıyla göreve başlamıştır.Yüz Temel Eser Özetleri, Kitap Özetleri, Roman Özetleri, Yüz Temel Eser, Özet
En büyük isteği
Selanik’I tekrar görebilmekti ve umutluydu fakat Şam’a tayin
edilmişti.Bu birlik halkı soymakla görevli bir süvari birliğiydi ama
Atatürk bu soygunların hiçbirinden kendine pay almamıştır ve bu
hırsızlığa karşı koymaya calışmıştır.Daha da kötüsü bu durum heryerde
bu şekildydi.
Vatanperver
duyduları ağır basan Atatürk ,okuduğu kitaplarla İttihat veTerakki
Cemiyetine yaklaşarak gelecekte vereceği büyük savaş için kendini
yetiştirmeye başlamıştır.Şeriat kanunlarını isteyen ,bu yolda kan döken
isyancıları bastırmada Hareket Ordusu’nda görev almış ve başarılı da
olmuştur.
Çıkan isyanların
bastırılmasından sonra Enver Paşa’nın yüzünden sürüklendiğimiz 1.Dünya
Harbinde birçok cephede düşmanla çarpıştı.Balkan
Savaşında,Çanakkale’deki birçok direnişte komutanlık yaptı.Trablusgarp
cephesine gönderildi ama devletin acizliği nedeniyle bu toprakları
bırakıp geri döndü. Veliaht Vahdettin’e Almanya seyehatinde yaverlik
yaptı ve geleceğin padişahından bazı imtiyazlar alarak vatanın selamete
ulaşmasında önemli adımlar atmak için çaba harcadı.
Kuvettli ama
kabiliyetsiz müttefikimiz Almanya’nın aldığı yenilgilerden dolayı bizde
savaşı kaybetmiş sayılıyorduk.İmzalanan Mondros ve Sevr
mütarekeleriyle vatan düşmanın acımasız ellerine bırakıldı.Silahımızı
yetmedi istedikleri topraklarımızı aldılar.Büyük Türk ,bu yenilgiyi
İstanbul’dakiler gibi kabullenip elini kolunu bağlayarak beklememekte
kararlı idi.
Yunan gavurun 16
Mayısta İzmir’e çıkmasıyla Atatürk’de 19 Mayısta Samsun’a çıktı.Amacı
direniş için gerekli kuvvetleri toplamaktı ama satılmış İstanbul
Hukümeti ,İngilizlerin talimatıyla Atatürk’ü görevden aldı.Bunun
üzerine o da orduan istifa etti.Doğuda Kazım Karabekir Paşa’nın
desteğiyle harekete geçti.Birçok ilde toplantılar düzenledi.Milleti
uyandırdı ve gerekenleri yapmaya başladı.
İngilizlerin,
İstanbul’u işgaliyle hukümete duyulmayan güven tamamen sona erdi.Bu
arada Kuvayi Milliye birlikleri Antep,Maraş ve Urfa’da düşmana dişini
göstermekteydi ama alınan kesin ve kalıcı bir zafer yoktu.Bu sebeple
Atatürk bu çete kuvvetlerini toplayarak düzenli orduya geçmek
istiyordu.Zaten bu çeteci birliklerin bazı yararlarının yanında birçok
zararları vardı.Bu çeteler halkı soyuyor,adam öldürüyorlardı.Afyon’da
aldıkları yenilgi bu olaylara son verdi ve düzenli orduya geçildi.
Düzenli orduya
geçmiştik ama ordu başına geçirilecek komutanlar ve askerler binbir
zorluklarla toplanabildi.Tüm zorluklara ,yokluklara hatta duyulan
güvensizliğe rağmen düşman Akdeniz’e döküldü.Düşman dökülmüştü ama
şimdi çok daha zor olan savaş başlamıştı.İnkilaplar dönemi ve Türkiye
Cumhuriyeti…
İlk iş olarak
saltanat kaldırıldı. Gericilerin hatta, Atatürk’ün ilk destekleyicisi
Kazım Karabekir’in tüm uğraşlarına rağmen halifelik kaldırıldı. Ayrıca
hilafetin kaldırılmasına zorluk çıkaran kesimler, yani yobazlar yapılan
tüm yeniliklerde yine köstek olmuşlardır. Ama Atatürk’ün azmi ve
kararlılığı karşısında dayanamamışlardır. Ankara’nın başkent
yapılmasını, şapka kanunu, Latin harflerinin kabulünü, Tevhid-I
Tedrisat Kanununu, Medeni Kanunun kabulünü, kadılnlara verilen eşitlik
hakkını ve soyadı kanununu zor da olsa halka benimsetmiştir. Başkenti
Ankara yapmıştır ve Ankara’nın yenileştirilmesinde çok çaba
harcamıştır. Hükümette çok partili sisteme geçiş için denemeler
yapmıştır. Ama alınan sonuçlar zamanın daha erken olduğunu
göstermiştir. Herkese soyadı verilmesine önayak olmuştur. Ülkenin her
yerinde eğitim seferberliği başlatmıştır. Bu devrimleri hayatı pahasına
yapmıştır. İzmir’de yapılan süikast girişimi de bunun en iyi
göstergesidir.
Atatürk yapacağı
işleri, vediği davetlerde anlatırdı. Bu davetleri sabaha kadar sürerdi,
ancak o çok kısa bir uykunun ardından yapacağı işleri düşünürdü. Davet
masasından sohbet ve onu hazin sona götürecek rakısı hiç eksik
olmazdı. Fakat içmesini bilirdi, hiçbir zaman şuurunu kaybedecek
şekilde içmemiştir. Diğer hobileri; bilardo oynamak, köpeği Fox,
Florya’da yüzmek, alaturka musiki dinlemek, dostlarıyla sohbet etmek ve
Savarona yatıyla gezmekti. Ayrıca giyimde, evinin döşenmesinde ve
temizlik konusunda çok titizdi. En büyük dertleri ise; Hatay sorunu,
dil sorunu ve eğitim konuları idi. Türk kadınına verdiği değer çok
büyüktü. O, her zaman Türk milleti ve Türkiye için çalıştı. Son
zamanlarında bazı kişler İsmet Paşa ile arasını açmıştı. Ama O, her
zaman İsmet İnönü’yü çok sevmiş ve güvenmiştir.
Atatürk’ün
şaşılacak bir hafızası vardı. Fakat son zamanlarda hafızası iyice
zayıflamıştı ve asabileşmeye başlamıştı. Bunun sebebi ise, hastalıktan
başka birşey değildi. Karaciğerlerinde su toplanıyordu. Hastalığında
gezmek için alınan Savarona yatında dinlenmekte idi. Fakat bir sabah
çok ağırlaşmıştı ve son olarak “Saat kaç?” diyerek ebedi uykuya
çekilmiştir. Saat dokuzu beş geçiyor ve Türk milletinin gözlerinde
yaşlar dinmiyordu.
KİTABIN ANA FİKRİ
Türkiye
Cumhuriyeti, Atatürk’ün attığı tohumlarla ve bir çok zorluklar aşılarak
kurulmuş,onu geliştirmek, gericilerin karşısında durmak ve
yeniliklerin arkasında olmak bizim en önemli görevimizdir.
KİTAPTAKİ OLAYLAR VE KİŞİLERİN TAHLİLİ
FALİH RIFKI ATAY:Atatürk ile bir gezide tanışan ve daha sonra varlığıyla ve yazılarıyla daima Atatürk’ün yanında olan bir gazetecidir.
İSMET İNÖNÜ:Savaştan önce tanışan ve sonra Atatürk’ün yanında olan değerli bir komutan ve devlet adamıdır.
FEVZİ ÇAKMAK:Savaşta ve cumhuriyet döneminde Atatürk’ün yanında olan ayrıca mareşal rütbesi alan büyük bir komutandır.
KAZIM KARABEKİR:Atatürk’e ilk yardım elini uzatan, vatanperver ,büyük ama hilafetçi bir komutandır.
KİTAP HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER
Okurken bazen
çoşturan bazen hüzünlendiren ,sade bir dille büyük bir destanı anlatan
ve her Türk evladının okuması gerektiğine inandığım çok önemli bir
eserdir.
YAZAR HAKKINDA KISA BİLGİ
1894 yılında
İstanbul’da doğdu. Fıkra, makale, gezi türlerindeki gazete yazılarıyla
ve özellikle Atatürk’ü yakından tanıtan anılarıyla ün kazanan Falih
Rıfkı Atay, Kovacılar semtindeki Rehberi Tahsil Rüştiyesi’ni
bitirdikten sonra Hüseyin Cahit’in Yalçın müdürlük yaptığı Mercan
İdadisi’nde öğrenimini tamamladı. Darülfünunun Edebiyat bölümünü
bitirdi. İdadide edebiyat öğretmeni olan Celal Sahir Erozan ile
kendisinden bir ileri sınıfta okuyan Orhan Seyfi Orhon, Falih Rıfkı’nın
edebiyat zevkinin gelişmesine yardımcı oldular. İlk Yazıları, Serveti
Fünun dergisinin genç yazarlara ayrılan ek sayfalarında yayımlanan
Falih Rıfkı’nın Tecelli(1911) dergisi ile Süleyman Bahri’nin yönettiği
Kadın(1912) dergisinde Cenap Şahabettin ile Ahmet Haşim’in eserlerini
hatırlatan şiirleri çıktı. 1912′de Tanin gazetesinde düz yazıları
yayımlanmağa başladı; İstanbul Mektupları, Edirne mektupları gibi
yazıları çıktı. 1913-1914 yıllarında sadaret ve Dahiliye Nazırlığı
kalemlerinde çalıştı. Dahiliye Vekili Talat Paşa ile birlikte gittiği
Bükreş’ten Tanin gazetesine röportaj yazıları yolladı. Bu dönemdeki
yazıları, Türkçülük ve Türkçecilik akımlarının etkisini taşıyordu. I.
Dünya Savaşında yedek subay olarak Suriye’ye gitti; 4. Ordu kumandanı
Cemal Paşanın hususi katipliğini yaptı. Suriye ve Filistin’deki savaş
anılarını “Ateş ve Güneş” (1918) kitabında topladı. Cemal Paşa’nın
Bahriye nazırı olması üzerine Kalemi Mahsusa müdür yardımcılığına
getirildi (1917).
Kazım Şinasi
Dersan, Necmettin Sadık Sadak, Ali Naci Karacan ile birlikte Akşam
Gazetesini çıkarmağa başladı (1918). Bu gazetede Günün Fıkraları
başlığıyla sürekli yazılar yazdı. Kurtuluş Savaşını destekleyen etkili
yazıları dolayısıyla idam istenerek Kürt Mustafa Divanı Harbi’ne
verildi. Fakat İnönü Zaferinin kazanılması üzerine Divanı Harp tutumunu
değiştirdiği için idamdan kurtuldu. Kurtuluş Savaşı sona erdiği sırada
İzmir’de Atatürk ile görüşmeğe gelen gazeteciler arasındaydı.
Atatürk’ün isteği üzerine İkinci Büyük Millet Meclisi’ne Bolu’dan
milletvekili seçildi (1922). Daha sonra uzun yıllar Ankara Milletvekili
olarak T.B.M.M.’de bulundu. Hakimiyeti Milliye, Milliyet ve Ulus
gazetelerinin başyazarlığını yaptı. Yeni Türk Alfabesinin hazırlanması
ve uygulanması sırasında Dil Encümeninde görev aldı. Serbest Cumhuriyet
Fırkası’nın tutumuna şiddetle karşı çıktı. Ulus gazetesinin
başyazarlığını yaptığı dönemde Ankara şehir planı jürisinde üyelik ve
İmar Komisyonunda başkanlık yaptı. 1946′da çok partili döneme
geçildikten sonra Ulus gazetesinde CHP’nin savunuculuğunu sürdürdü.
Demokrat Parti’nin 1950′de iktidara geçmesinden sonra Dünya Gazetesini
kurarak (1952) muhalefete geçti; yeni iktidara karşı Atatürk
devrimlerini savundu. Falih Rıfkı Atay, sağlam, atak, çekici, anlatımı
ve duru Türkçesiyle Cumhuriyet basınının Encümeninde usta kalemlerinden
biriydi. Günlük siyasi olayları ele alan başyazı ve fıkraları yanında
Ulus ve Dünya gazetelerinde Pazar günleri yayımladığı haftalık
yazılarında çok usta bir deneme ve söyleşi yazarı niteliği
gösteriyordu. Gezi ve anı türlerinde Cumhuriyet döneminin çok ilginç
ürünlerini verdi.
http://www.bilgicik.com/yazi/cankaya-falih-rifki-atay-roman-kitap-ozeti/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder