Ahmet Rasim’in Şehir Mektupları isimli kitabının konusu, eleştirisi, kısaca özeti. Ahmet Rasim kitapları özetleri.
Şehir Mektupları;
Ahmet Rasim 1927- 1932 yıllarında İstanbul Milletvekili olarak Ankara’da yaşadı. Bunun dışında ömrü İstanbul’da geçti. İstanbul’u çok seven ve İstanbul’u çok yazan yazarlardandır. Toplam 140′ı bulan eserleri içinde Şehir Mektupları onun ününü yaygınlaştıran başyapıtlar oldu.
Ahmet Rasim 1927- 1932 yıllarında İstanbul Milletvekili olarak Ankara’da yaşadı. Bunun dışında ömrü İstanbul’da geçti. İstanbul’u çok seven ve İstanbul’u çok yazan yazarlardandır. Toplam 140′ı bulan eserleri içinde Şehir Mektupları onun ününü yaygınlaştıran başyapıtlar oldu.
Şehir Mektupları’nın ilk basımı 4 cilt
olarak 1896 yılında yapıldı. İkinci basımı 1912- 1913 (1328- 1329)
tarihinde, yeni harflerle ise ilk kez, 1. -2. cilt birarada, tek cilt
olarak 1971 yılında MEB tarafından gerçekleştirildi. Üçüncü basım, tam
metin halinde 1.2 cilt 1. kitap, 3. 4. cilt 2. kitap olarak 1992 yılında
Nuri Akbayar’ın hazırladığı metin olarak Arba Yayınları arasında çıktı
..
Ahmet Rasim’in doğup büyüdüğü İstanbul’u
tüm yönleriyle anlattığı Şehir Mektupları’nın ilk cildinde 58+58 =116
mektup var. İkinci cilt 117. mektuptan başlıyor (3, 4 birarada) 217.
Mektup’la sona eriyor.
Çelik Gülersoy’un Muzaffer Gökman’ın
kaleme aldığı İstanbul’u Yaşayan ve Yaşatan Adam :Ahmet Rasim kitabının
önsözünde belirttiği gibi, İstanbul’un “Yaşanmış, ama yazılmamış bir
şehirli olduğu bu mektuplara yansıyor.
Ahmet Rasim, her mektubunda ortaya
koyduğu İstanbul tablosu, bilinçli bir İstanbul sevgisi kültürü
oluşturuyor. Şehir Mektupları, genel olarak hepsi İstanbul’u
anlatmaktadır. Bu mektuplar Ahmet Rasim’in izlenimleri ve özlemleridir.
İçinde Ahmet Rasim’in yaşadığı dünyayı algılayan, yorumlayan duygu ve
düşünce dünyası vardır. Sohbet üslubuyla kaleme alınmış, mektuplarda
özel bir başlık bulunmuyor, numara yer alıyor. Her birinde okura
seslenilirken, bir fıkra
ile onları güldürmek ya da bir anıyla anlatılan konuyu renklendirmek başvurulan vazgeçilmez yöntemlerden. Örneğin;
1. Mektup, bahardan, Adalar’dan, Şirket-i Hayriye Vapuru’ndan, Bakırköy Belediye Bahçesi’nden, çiçeklerden, Yenibahçe’den, akşamları yapılan gezintilerden, vişneden söz ediyor.
ile onları güldürmek ya da bir anıyla anlatılan konuyu renklendirmek başvurulan vazgeçilmez yöntemlerden. Örneğin;
1. Mektup, bahardan, Adalar’dan, Şirket-i Hayriye Vapuru’ndan, Bakırköy Belediye Bahçesi’nden, çiçeklerden, Yenibahçe’den, akşamları yapılan gezintilerden, vişneden söz ediyor.
2. Mektup,
Boğaziçi’nden, mesirelerden, Haliç’ten, Sadabad’dan, Kağıthane’den,
Göksu’dan, söz ediyor, Göksu gecelerini anlatıyor. 3. Mektup’un konusu
misafirlik. Yazar bir dostuyla misafirliği konuşuyor. Sonra da onunla
ilgili bir anısını aktarıyor: “Geçen gün, sevdiğim dostlarımdan biri ile
Köprü’ye geldik. Dostum, yeleğinin cebinden saatini çıkararak:
-Vapura yirmi dakika var, bana müsaade! deyince:
-Vay! Boğaziçi’ne mi? dedim. Aldırmaz bir tavırla cevap vererek:
- Erenköy tarafına.
- Bu yıl orada mısınız?
- Hayır, misafirliğe gidiyorum. Bu gece orada kalacağım, çoluk-çocuk da beraber.
- Pekala, Allahaısmarladık.
-Vapura yirmi dakika var, bana müsaade! deyince:
-Vay! Boğaziçi’ne mi? dedim. Aldırmaz bir tavırla cevap vererek:
- Erenköy tarafına.
- Bu yıl orada mısınız?
- Hayır, misafirliğe gidiyorum. Bu gece orada kalacağım, çoluk-çocuk da beraber.
- Pekala, Allahaısmarladık.
Ayrıldık. Ertesi sabah, matbaaya erken
geldiğim için, kimseyi bulamadım. Köprü üstündeki gazinolardan birine
gidip bir nargile tellendirmek istedim. Birinci gazinoyu geçtim.
İkincisine oturmak istedim. Ta Ada kahvesine kadar gittim. Haydarpaşa
vapuru da geldi. Merak bu ya kimler var diye çıkanları seyrederken
sözünü ettiğim dostum çıkmasın mı? Beni gördü. İkimizde bir şaşkınlık!
Çaresiz arkadaşım, kızamığa uğramış
gibi, cılk kızıl. Kızı, geceden beri ettiği feryatlara doyamamış, hala
hıçkırmak için bahane arıyor. O da kıpkırmızı. İkisi de habire
kaşınıyor. Hemen anılarını sordum. Birdenbire dedi ki: Senin
mekteplinin, sivrisinekle tahtakurusunu gece hayvanlarından (!)
saydığında hakkı varmış. Bize sabaha kadar hora teptirdiler. Uyumak
değil, durmak bile imkansız. “
4. Mektup’ta “İspor”
konusunu işler. Anlamı için koşu, yarışma, güreş ve buna benzeyen
eğlence ve oyunların tümünü anlatan ingilizce bir sözcük olduğunu
söyler. Bu arada değindiği konulardan biri de bisiklettir:
“İki ayaklı, iki tekerlekli olan bu
gezici mahlukları gördükçe, “Haftalık Malumat” ın seyyar yazıcısı
hatırıma geliyor. Geçenlerde yazdığı bir Mektup’ta sinir illetine
tutulduğu için, sürekli gezip dolaşma içinde bulunduğunu bildiriyordu.
Sorup öğrendiğime göre velosipet, asap düzelmesine, deniz hamamlarından
daha fazla hizmet ediyormuş. Bizim yazıcı için bunun kadar iyi, lezzetli
bir ilaç olamaz. Bir tane alsın. Zaten tabanları, yaya gitme ve hareket
yorgunluklarına alışkın; bir taraftan gezer, hastalığın zorladığı
şeylere uymuş olur, bir taraftan da kendisini tedavi eder. İkinci
olarak, her ay başı vereceği potin parasından kurtulur. Üçüncüsü ise,
her yere vakti vaktine yetişir. Hele dördüncü olarak, Malumat’ın seyyar
yazıcısı velosipetlidir, diye gazetesine şöhret aldım. Sanırım ki, bu
velosipet merakı bizim müvezzilere de sirayet edecek. Eski müvezziler
ihtiyar, halsiz, koşamaz, bağıramazlar. Biraz gençleri de eskileri
taklide mecbur olduklarından, gazete satarak geçinen birtakım çığırtkan
çocuklara yetişememektedirler. Benim fikrime kalırsa müvezzilerimiz, o
baldırı çıplaklarla rekabet için, mutlaka velosipet kullanmalıdırlar.
Çünkü hem rahat, hem de faydalı.”
Ahmet Rasim 5. Mektup‘ta
göz ağrısı ve hekimin tedavi biçiminden söz eder. Gözlük kullanmak
gerekir derken, gözlük fıkrası anlatır: Şehir Mektupları, İstanbul’u tüm
güzelliği zenginliğiyle yaşayan ve bunu mektup yoluyla okurlarda da
paylaşmak isteyen Ahmet Rasim’in engin kültürünü, deneyimlerini ve halkı
aydınlatan çeşitli bilgilerini içeren kitaplardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder