Felix: Romanın
başkahramanı. Anne sevgisinden yoksun büyümüş bir genç. Kendisinden
yaşça büyük bir kadına duyduğu platonik aşkla tensel aşkı arasında
bocalayan bir kişilik.
Kontes Mortsauf: Felix’in büyük bir aşkla sevdiği “vadideki zambak”.
Kont Mortsauf: Kontesin kocası. Ruh sağlığı bozuk, kaba bir adam.
Lady Arabelle: Felix’in tensel aşkı.
Jacques: Kontesin oğlu.
Madeleine: Kontesin kızı.
Kontes Mortsauf: Felix’in büyük bir aşkla sevdiği “vadideki zambak”.
Kont Mortsauf: Kontesin kocası. Ruh sağlığı bozuk, kaba bir adam.
Lady Arabelle: Felix’in tensel aşkı.
Jacques: Kontesin oğlu.
Madeleine: Kontesin kızı.
VADİDEKİ ZAMBAK (Kitabın konusu, eleştirisi)
Kitap Felix’in Natalie’ye yazdığı
mektupla başlar. Felix, annesinin ilgisizliğiyle büyümüş bir çocuktur.
Zaman zaman istenmeyerek, bir kaza sonucunda doğmuş olduğunu
düşünmektedir. Üç yıl süreyle bir köyde bir sütnineye terkedilmiştir..
Kardeşleri ise, ona acı çektirmekten hoşlanmaktadır. Onların işlediği
suçlardan ötürü sürekli cezalandırılmaktadır. Bu sevgisiz ortam onun
iyice içine kapanmasına neden olur. Ondan beş yaş büyük ve çok güzel bir
çocuk olan kardeşi Charles annesi ve babası tarafından şımartılmakta,
evde bir kal gibi herkese hükmetmektedir.
Okuma yazmayı öğrenince annesi onu, zekâ özürlü özel eğitim gören çocukların gittiği bir okula gönderir.
Orada sekiz yıl kalır ve bu süre
içerisinde ailesinden kimseyi görmez. Tam bir tutsak hayatı yaşar.
Kendisine verilen cep harçlığı ancak kırtasiye masraflarını
karşılamaktadır. Boş zamanlarını kitap okuyarak ya da bir ağaç altında
hayallere dalarak geçirmektedir. Okuldaki başarısından ötürü büyük
ödüller alsa da ödül törenine ailesinden kimse gelmez. Anne ve babasına
uzun uzun duygulu mektuplar yazsa da, cevaplar hep azarlayıcı olur.
Okuduğu okulun öğretim sisteminin değerinden kuşkuya düşen babası, onu
Paris’teki bir okula yerleştirir. Artık hiç harçlık da vermemektedir.
Liseyi bitirince babası onu Paris’te hukuk fakültesine yollar. Ona yine
çok az bir harçlık vermeye devam eder.
Yakında Bourbon hanedanının yine tahta
çıkacağı söylentileri vardır. Paris yakın tehlikeler içindedir. Bu
nedenle ailesi onu Paris’ten uzaklaştırır. Felix, yirmi yaşını geçtiği
halde hastalıklı, cılız ve ufak tefektir. Arzularla dolu olan ruhu,
hastalıklı görünen bu vücutta çırpınıp durmaktadır. Vücutça bir çocuk
fakat kafaca bir ihtiyar olgundur. Annesi Listomere ailesinin
küstahlıkları da drahomaları kadar çok olan bütün kadınları gibi,
egoist, kumarbaz, kupkuru bir kadındır. O günlerde bazı siyasal olaylar
da ortaya çıkmaktadır. Herkes Fransa tahtının mirasçısı olan prensleri
için şenlikler düzenlemektedir. Felix de prensin şerefine verilecek bir
baloya gidecektir.
Baloda hayatının aşla olacak kadına
rastlar. Onu dansa kaldırma cesaretini gösteremez. Gidip bir kenara
oturur. Biraz sonra yanına gelip oturan bu kadının güzelliği karşısında
dayanamayıp onu omuzundan öper. Kadın sinirlenerek oradan uzaklaşır.
Felix sevginin ne olduğunu bilmeden bu
güzel kadına âşık olmuştur. Ruhen mutludur, fakat görüntüsü hasta
gibidir. Ailesi onu hava değişimi için bir ahbaplarının kırlar içindeki
şatosuna yollar. Kırlarda dolaşırken o güzel kadın mutlaka buralarda
oturmakta diye hayaller kurmaktadır. Bir gün bir ceviz ağacının altında
oturarak vadiyi seyretmekteyken ilerideki beyaz noktanın o olduğunu onun
hayalindeki “vadideki zambak” olduğunu anlar.
En sonunda bir gün vadideki beyaz
zambakla tanışma olanağını bulur. Sevdiği kadın bir kontestir ve ondan
yaşça oldukça büyüktür. Beyazlamaya başlamış saçlarla çevrili güzel
yüzünde büyük bir hüzün vardır. Felix biraz sonra odaya gelen çocukları
görünce kadının yüzündeki hüznün nedenini anlar. iki çocuk da son derece
çelimsiz, sanki hastalıklı gibidirler.
Monsieur de Mortsauf kadının kocasıdır.
Ancak kırk beş yaşlarında olmasına rağmen altmış yaşında bir adam
görünümündedir. Çünkü bu adam 18. yy sonlarında kopan fırtınalardan
yıpranmıştır. Saçları dökülmüş, favorileri ise beyazlamıştır. Yüzü bir
beyaz kurdun kana bulanmış suratını andırmaktadır. Aşın bir kral
taraftandır. Bu cansız çocukların dünyaya gelmesinden kendisini de
sorumlu tutmaktadır. Yüzündeki ifadedeki acılığın nedeni budur.
Doktorların bu çocuklar için ümitsiz konuşması adamcağızı yıkmıştır.
Soyluluk unvanının günün birinde kısırlaşarak tarihe karışması onu çok
üzmektedir. Fransa’dan kaçıp yabancı bir ülkeye sığınınca öğrenimi de
yarım kalmıştır. Yan aç yan tok halde yaya olarak yapılan uzun
yürüyüşler sağlığını bozmuş, cesaretini kırmıştır. On iki yıllık bir
hasret ve sefaletten sonra ülkesine geri dönebilmiştir. Dünyaya
gözlerini servet içinde açan bu adam, şimdi fakirdir. Otoritesiz ve
geleceği sönmüş bir haldedir. Elinde kala kala bir çiftliği kalmıştır.
Bu çiftliğe yakın bir yerde Givry şatosunda oturan Lenoncourt ailesi,
Comte de Mortsauf un sürgünden döndüğünü haber alınca, onu evlerine
konuk etmişlerdir. Lenoncourtlar görkemli servetlerini kaybetmişlerdir.
Kont unvanı olduğu için Mortsauf kızları -için yabana atılır bir kısmet
değildir. Kızın da kabul etmesiyle bu evlilik gerçekleşir. Aynca teyzesi
kızlarına oturacak bir yeri olsun diye şatosunu armağan eder.
Kont Felix’in ailesini tanımakta ve bu
nedenle ona iyi davranmaktadır. Felix ise ondaki bilgi eksikliklerini
gördükçe hayrete düşmektedir. Onunla sıkı bir dostluk kurmaya çalışır.
Kont çabucak sinirlenen ruh sağlığı bozuk bir adamdır. İstekleri yerine
gelmediği zaman sinir krizleri geçirmekte, etrafa saldırarak ağza
alınmayacak sözler söylemektedir. Felix bir gece böyle bir sahneye tanık
olur. Bu olay kontesle Felix’i birbirine daha çok yakınlaştırır. Kontes
bu durumdan kimseye söz etmemesini söyler.
Felix, o gece kontese aşkını itiraf edip
ona hayatını anlatır. Kontesin hayatı da acılar içinde geçmiştir. O da
sevgisiz ve zalim bir annenin elinde büyümüştür. Kocası onu çok
sevmesine rağmen kaba bir adamdır. Adeta çift kişiliklidir. Bu mahvolmuş
adamın arada bir tutan sinir nöbetleri, cimriliği, evinin ihtiyaçlarını
karşılamayışı, beceriksizliği ve bu sağlıksız çocuklar kontesin
mutsuzluk nedeni olmuştur. Onu bu adamla evlenmeye sevk eden şey ise,
mutsuzlara duyduğu sempatidir. Son görüşmelerinden bir süre sonra yeni
hükümet konta mareşallik unvanı, Saint-Louis haçı verir ve dört bin
franklık bir maaş bağlar. Kontes ise büyük bir mirasa konmak üzeredir.
Eline yüz bin frank geçmiştir. Kontes artık oğlunun eğitimine özen
göstermesi gerektiğini çünkü onun hem kocasının hem de kendisinin
ailesini temsil edeceğini söylemektedir. Felix’e de Paris’e giderek
öğrenimini tamamlamasını ona kendisinin ve annesinin her konuda yardım
edebileceğini söylemektedir. Kont artık yeni arazisindeki işlerle
meşguldür. Kontes, çocuklar ve Felix ise, sık sık kırlarda yürüyerek onu
ziyarete gitmektedir. Bu yürüyüşlerle aşkları iyice güçlenir. Felix bu
evde 3 ay geçirmiştir. Artık Paris’e gitme zamanı gelmiştir.
Kontesin babası onu krala takdim eder.
Böylece Felix kralın yakınlığını kazanır. Artık onun direktiflerini
yerine getirmeye başlamıştır. Bu durum ise Napoleon’un adanılan
tarafından izlenmesine yol açar. Bu hoşuna gitmez, izini kaybettirmek
için oradan oraya kaçar. Durumu öğrenen kont, kralcılık daman kabararak
onu şatolarına götürür.
Sekiz ay sonraki bu karşılaşma kontesi
çok duygulandırır. Onun için çok dua ettiğini söyler. Felix sevgili
zambağına kavuştuğu için çok mutludur.
Kontes ısrarıyla tekrar Paris’e döner.
Kral onu sormakta ve ona çok güvenmektedir. Felix Danıştay Dilekçeler
Dairesi yöneticiliğine atanır ve XVIII. Louis’nin sarayında gizli bir
görevi üstlenmiş olur. Kontes yanılmamıştır. Felix yükselmektedir. Kral
ona maaşından başka ayda bin frank vermekte ve sık sık bağışlarda da
bulunmaktadır.
Bu umulmadık yükselme karşısında ailesi Felix’le övünmeye ve onu evlat olarak kabul etmeye başlamışlardır.
Burada kontesle mektuplaşmaları
sürmektedir. Ondan başka hiçbir kadın Felix’i kendisine
bağlayamamaktadır. Kral bu durumun farkındadır. Felix’e altı ay izin
vererek dinlenmesini söyler. Felix çılgın gibi sevdiği kadının yanına
gider. Artık çok değişmiştir. Vücudu gelişmiş, kendine güveni artmıştır.
Kontes onu çok sıcak karşılar. Kontun ise huysuzluğu iyice artmıştır.
Kontes artık ondan bıktığını ona çocukları için katlandığını yüksek
sesle dile getirmektedir. O gün akşama doğru kont hastalanır. Doktor
onun çok tehlikeli bir hummaya yakalandığını söyler. Kontes kocasının
hastalığından kendini sorumlu tutup, vicdan azabı çekmektedir. Kont elli
iki gün ölümle pençeleşir. Felix ve kontes nöbetleşe olarak ona
bakarlar. Bu fedakarlık onları iyice birbirlerine bağlar. Felix artık
evin bütün
işlerini de yapmakta, kahyalık görevini de sürdürmektedir.
işlerini de yapmakta, kahyalık görevini de sürdürmektedir.
Kont yavaş yavaş iyileşmeye başlamıştır.
Bu ise eski huysuzluklarını tekrar canlandırır. Kral ise Felix’i
çağırmaktadır. Kontes bu duruma üzülür.
Felix o günlerde sarayın salonlarında,
meşhur Lady Arabelle’e rastlar. Bu soylu ve çok zengin kadın çok da
güzeldir. Kocasını ve iki oğlunu İngiltere’de bırakıp gelmiştir.
Felix’in kontese olan bağlılığı Lady Arabelle’in dikkatini çeker,
ihtirasını körükler. Felix ondan ne kadar uzak durursa kadın da onun o
kadar üstüne düşer. İstediği anda onun metresi olabileceğini
söylemektedir. Bir gece onu evinde yatak odasında bulur. Aralarında
tutkulu bir aşk başlar. Felix’i hayatını bile verebilecek kadar çok
sevdiğini söylemektedir.
Felix şehvetli bir aşkla kutsal bir aşk
arasında mücadele etmektedir. Lady Arabelle vücudunun sevgilisi, kontes
ise ruhunun sevgilisidir. Birgün Felix kontesi görmeye gider. Her şeyi
öğrenen kontes onu çok soğuk bir biçimde karşılar. Ona son derece
kırgındır. Sağlığı da bozulmuştur. Sürekli olarak midesi ağrımaktadır.
Felix ona yalvararak tek sevdiğinin o olduğunu söyler. Kontes de işte
ben bu sözleri duymak istiyordum diyerek ağlamaya başlar. Suçlu olduğunu
bu üzüntüleri hak ettiğini söyler. Çünkü Felix’i kocasından hatta
çocuklarından bile çok severek günah işlemiştir.
Paris’e dönen Felix kontesin ağır hasta
olduğunu duyup hemen onun yanına koşar. Biricik aşkı ölüm döşeğindedir.
İki sevgilinin karşılaşması son derece hüzünlü geçer. Kontes ölümünden
sonra okunmak üzere Felix’e bir mektup verir. Bu mektupta kocasıyla
çocuklarını ona emanet etmekte, ilerde kızıyla da evlenmesini
istemektedir.
Roman Felix’in Natalie’ye yazdığı
mektupla ve onun verdiği cevapla son bulur. Felix üzüntülerini giderecek
bir liman olarak gördüğü Madeleine’nin annesinin ölümünden kendisini
suçladığını ve ondan nefret ettiğini öğrenir. Kız ondan bir daha buraya
gelmemesini ister.
Paris’e dönen Felix’e Lady de ilgisiz
davranır. Çok genç yaşta büyük acılarla karşılaşan Felix kendini
çalışmaya verir. Bilim, edebiyat ve siyasetle uğraşır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder