Aziz Nesin'in
1977'de yayımlanan romanı, toplumun ve bürokrasinin aksayan yönlerini
alaycı bir üslupla ortaya koymaktadır. Nüfus kâğıdı olmadığı için
devletin yaşadığına inanmadığı bir kahramanın başından geçen olaylar
komik bir dille anlatılır.
Başlıca Kahramanlar:
Yaşar: Nüfus kâğıdı olmadığı için hiçbir konuda hak iddia edemeyen bir zavallıdır. Başına her türlü komik olay gelir. Romanın sonunda karakter değişimi yaşar. Artık işini bilen, üçkâğıtçı bir zengindir.
Ayşe: Yaşar'ın nişanlısıdır. Yaşar'ın nüfus kâğıdı olmadığı için nikâhlanamazlar. Kanaatkâr, iş bilir, çalışkan, Yaşar'ı tamamlayan bir kadındır.
Romanda bunların dışındaki bütün kahramanlar genellikle sahtekâr, düzenbaz kişilerdir.
ÖZET
Cezaevi imamı artık suçlularla uğraşmaktan bıkmıştır. Onların ıslah olabileceğine olan inancını tamamen yitirmiştir. Yalnız cezaevinden çok yakında çıkacak olan Yaşar ile yakın dost olmuştur. Yaşar kendini dine vermiş, sürekli camiyi temizleyen biridir. Koğuştaki herkes Yaşar Yaşamaz'ın aniden dine sanlısına, imamın yanından ayrılmayışına şaşırmaktadır. Bu arada Yaşar'ın iyi para kazanması kuşkulan artırır. Neticede bir gün her şey ortaya çıkar. Meğer Yaşar yeni hapisten çıkmış ortağı ile imamı eroin işinde kullanmaktadır. Yaşar'ın ortağı gündüzleri imamın oturduğu kahvehanede imamın cüppesinin içine eroin koymakta, Yaşar da camide herkes secdede iken eroini imamın cüppesinin içinden almaktadır. Böylelikle saf bilinen Yaşar, tarihte görülmemiş bir ustalıkla uyuşturucu ticareti yapmaktadır. İmam bunu anlayınca Yaşar'ı bir daha camiye sokmaz.
Yaşar,
bu olaydan çok önce hapse girmiştir. Birinci koğuşta boşalan yere
getirilmiştir. Koğuşa geldiği ilk gün herkes onun deli olduğunu
düşünmüştür. Yaşar, sürekli olarak olmadığını, yaşamadığını
söylemektedir. Koğuştakilere yaşamını anlatmaya başlar. Yaşar, daha on
iki yaşında iken yaşamadığını anlamıştır. Babası onu hükümet okuluna
yazdırmaya götürmüştür. Fakat nüfus cüzdanı olmadığı için yazılmamıştır.
Babası ile nüfus memurluğuna gittiklerinde daha komik bir durum onları
beklemektedir. Memur, kütüklerde babasının bir çocuğu olduğunun
yazdığını tespit eder. Fakat çocuk Çanakkale Savaşında şehit düşmüş
olarak kayıtlıdır. Ne yapsalar da devlet yanlış yapmaz denildiği için
dertlerini anlatamazlar. Kütüklere göre, Yaşar'ın annesi, babası ile 7
yaşında iken evlenmiş, bir de onunla evlenmeden önce bir başkasıyla da
evlenmiştir, güya Yaşar bu evliliğin mahsulüdür. Bundan sonra Yaşar'a
asla nüfus kâğıdı alınamaz. Yaşar'ın kendinden önce dört kardeşi
ölmüştür. Ailesi yaşasın diye adını Yaşar koymuştur. Fakat kayıtlarda
şehit yazıldığı için devlet onun yaşadığına asla inanmamıştır. Yaşar
büyüdükten sonra Ayşe isimli bir kızla nişanlanır. Tam evlenecekleri
zaman asker kaçağı diye götürülür. Yaşar'ın babası durumu anlatır.
Devlet belki böylelikle Yaşar'ın yaşadığına inanır diye Yaşar'ı askere
gönderirler.
Yaşar,
cezaevine gireli 3 gün olmuştur. Koğuştaki herkes onun tatlı diliyle
anlattığı hayat hikâyesini dinlemekten çok mutludur. Yaşar bir de saz
çalıp yanık türküler söylemektedir. Yaşar, askerlik hayatını anlatmaya
başlar. Bütün arkadaşları terhis olduğu hâlde kendisi terhis
olamamaktadır. Nüfus kâğıdı gelmediği için günler geçer, terhis olamaz.
En sonunda insaflı bir komutan onu gönderir. Köyüne döndüğünde babasının
öldüğünü öğrenir. Miras işleri için çok uğraşır, bir süre bürokrasi
yüzünden sinir krizi geçirir. Tımarhaneye atılır. Hastanede bir yıl
yatmak zorunda kalır. Çünkü nüfus cüzdanı yoktur! En sonunda hastaneden
kaçar da kurtulur. Fakat kocaman şehirde babasının mirasını da
alamadığından parasız kalıverir. Nüfus cüzdanı olmadığı için işe de
girememektedir.
Yaşar, koğuşta artık anlatıcılık yaparak hayatını kazanmaktadır. İnsanlar onun hayat hikâyesini büyük bir zevkle dinlemektedirler. Bu yüzden ona para vermektedirler.
Yaşar, koğuşta artık anlatıcılık yaparak hayatını kazanmaktadır. İnsanlar onun hayat hikâyesini büyük bir zevkle dinlemektedirler. Bu yüzden ona para vermektedirler.
Yaşar,
hayat hikâyesini kaldığı yerden anlatmaya başlar. Satı Bey adında bir
baba dostu ile tanışmıştır. Satı Bey'in gerçek ismi Satılmış'tır. Fakat o
kendini İstanbullu gibi tanıttığı için ismini değiştirmiş, yalancı bir
politikacıdır. Yaşar, ona derdini anlatır ve işinin olmadığını söyler.
Satı Bey, ona bir kart yazar. Kartı gösterdiği her iş yeri onun
referansı ile Yaşar' ı işe alacaktır. Yaşar, nişanlısı Ayşe'ye hayal
ettiği gibi müzede hademe olup onu da yanına alacağına dair söz vererek
yola çıkar. İstanbul'da bir hemşerisini bulur. Hemşerisi eşinin
parasıyla geçinen sahtekârın biridir. Çıkan için Yaşar'a yardım eder.
Yaşar, hademe olmak için müzeye her gün gider. Fakat müdürle bir türlü
konuşamaz. Bu arada Satı Bey'in de politikadaki üstünlüğü sona ermek
üzeredir. Bir an önce işe girmezse elindeki kâğıt hiçbir şeye
yaramayacaktır. En sonunda müdüre ulaşır. Müdür, Satı Bey ismini duyar
duymaz büyük bir ihtimam gösterir. Ama işe almaz. Yaşar'ın dertleri
bitmez. Eve döner dönmez nişanlısından bir mektup alır. Yanına almazsa
onu başka biri ile evlendireceklerdir. Yaşar iş de bulamamıştır.
Nişanlısı Ayşe'yi bir köşke hizmetçi olarak verir. Kendisi de iş
arayacaktır.
Yaşar,
nişanlısından aldığı parayla bir adamla ortak olup manav açar.
Sözleşmede her ikisinin de adı yazmaktadır. Manav çok iyi çalışmaktadır.
Bir sürü para kazanırlar. Fakat ortağı bir süre sonra bütün malzemeleri
ve paraları alarak kaçar. Yaşar'ın yine nikâh yapmak için yaptığı bütün
çabalar boşa gitmiştir. Yaşar, ortağını mahkemeye de verse kimliği
olmadığı için mahkeme onun sahtekâr olduğuna inanır, bir de vergi ödemek
zorunda kalır. Yaşar, bundan sonra resmî bir dairede odacı olmak için
uğraşır. Fakat daireye girer girmez şapkasını kaybeder ve şapkasını
kayıp bürosundan bürokrasiye takıldığı ve nüfus cüzdanı olmadığı için
alamaz. Yaşar, İstanbul'da birkaç işe girer, hiçbiri sürekli olmaz. Bir
de Ayşe hamiledir. En sonunda Ayşe'nin çalıştığı konakta bekçi olur. Çok
iyi para kazanmaktadır. Fakat ev sahibi onun nüfus kâğıdının olmadığını
anlayınca işten kovulur.
Koğuşta
başından geçenleri anlattıkça arkadaşları hapisten çıkınca Karakaplı
Nizami Bey'e giderse her sorunu çözeceğini söylerler. Yaşar, burada para
kazanmanın yolunu da bulur ve epey para toplar. Hapis, ona tam bir
hayat üniversitesi olur. Her türlü entrika ve üçkâğıtla para kazanmanın
yolunu öğrenir. Artık hapisten çıkacağı gün gelmiştir. Hapse girdiği ilk
gün kirli ve kötü giyimli olan Yaşar manken gibi ve altın yüzüklerle
hapisten ayrılır. Onun artık piyasadaki Karakaplı Nizami Beylere
ihtiyacı yoktur. Çünkü kendisi Karakaplı Nizami Beylerden biri olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder